Geli�me �a��nda s�k g�r�len topu�un i�e basmas�, d�ztabanl�k gibi sorunlar aileleri en �ok endi�elendiren sorunlar aras�nda yer al�yor. Ancak ayakla ilgili sorunlar bunlarla s�n�rl� de�il. Aya��m�z �mr�m�z boyunca bizi ta��yor ama biz aya��m�z� lay���yla d���nm�yoruz. Ayakkab�lar�m�z� sa�l�kl� se�miyor, sa�l�kla �retmiyor veya ticari gayelerle ad� ortopedik denilen bir tak�m pabu�lar sat�n al�yoruz.
Aya��m�z�n sa�l���n� biraz da ayakkab�larla biz bozuyoruz. Ayakkab� kullanmaya ba�lad�ktan sonra medeniyetle beraber ayak sorunlar� artm��. Ba�lang��ta nas�rlar, t�rnak batmalar�yla sorunlar ba�lam��, yak�n y�zy�llarda sivri, y�ksek topuklu ve dar burunlu pabu�lar�n kullan�lmas�yla ba�parma��n d�nmesi, di�er parma��n �ste ��kmas� g�zlenmi�. Ayak a�r�lar� yayg�nla�m��. Maalesef ayakkab�lar, her zaman �ok sa�l�kl� de�il.
�lkemizde �ocuk ortopedistlerinin g�revlerinin birisi de sa�l�kl� �ocuklarda bir ila alt� ya�lar aras�nda s�k g�r�len hafif basma kusurlar� ve bacak yamukluklar�n� �ok nadir olan kal�c� sorunlardan ay�rmak ve aileye bilgi vermektir. Erken tan� a��s�ndan �ocukluk d�neminde sorunlar�n tesbit edilmesi son derece �nemlidir. �ocuklarda ayak sorunlar�n� ikiye b�lmek gerekir. Birincisi �ocuklarda geli�imsel d�ztabanl�k denilen, sorun olu�turmayan de�i�ikliktir.
Geli�imsel d�ztabanl�k �ok yayg�nd�r, �ocuklar�n y�zde 60, 70, baz� �al��malara g�re 80’inde hafif d�ztabanl�k ve hafif i�e basma vard�r. Bu durum bebek tipi ya� dokusunun cilt alt�nda yerle�mesinden kaynaklan�r. �ocuk y�r�d�k�e bu ya� dokusu ezile ezile kaybolur ve �ocu�un ayaklar� normale d�ner.
Baz� hekimler bu durumlar� hastal�k olarak kabul edip, tedaviye al�r. Ancak tedavi olarak verilen ortopedik botlar, tabanl�klar veya bir tak�m ba�ka �zel kal�plarla yap�lan pabu�lar�n hi�biri etkili de�ildir, tersine bilim d���d�r. T�p d�nyas� geli�imsel d�ztabanl�kta ayakkab� ve tabanl�k kullan�m�n� 1950’lerden 70’lere kadar ara�t�rm��, Amerika, Kanada ve Avrupa �lkelerindeki meslekta�lar�m�z konunun �zerinde ayr�nt�lar�yla durmu�lard�r. Var�lan sonu�lar hi�bir �ekilde tabanl�k, pabu� veya �zel bir tedaviye gerek olmad���d�r. Do�u�tan �arp�k ayak denilen ikinci grup hastal�kta bebekler do�duklar�nda ayaklar� i�e d�n�k olarak do�ar.
Bu durum bin bebe�in birinde g�r�l�r. 70 milyon n�fuslu �lkemizde do�u�tan �arp�k ayakl� olan �ocuk say�s� da fazlad�r. Erkek �ocuklar�nda k�zlar�n 5-6 kat� s�kl�kla g�r�len bu sorun sakatl��a neden oldu�u i�in erkenden al��yla tedaviye ba�lanmas� gerekir. �ocuk do�ar do�maz, dokular esnekken al��, daha sonra gerekirse ameliyatla tedavi edilir.
Bu a��klamalardan da anla��laca�� gibi �lkemizde �ok �nemsenen d�ztabanl�k, i�e basma, O – bacak ve X – bacak gibi sorunlar �ocuklar�n �o�unda asl�nda kendili�inden ge�erler. Bir zamanlar yayg�n olarak kullan�lan �zel ayakkab�lara, tabanl�klara, ayak jimnastiklerine ve ila� tedavisine gerek yoktur. 1950’lerden itibaren yap�lan ara�t�rmalar ortopedik ayakkab�lar�n hi�bir d�zeltici etkisi olmad��� hatta rahats�zl�k verdi�ini g�stermi� ve geli�mi� �lkelerde ortopedik ayakkab� kullan�m� tamamen terk edilmi�tir. �ocuklar�n �o�unda ayaktaki ve bacaktaki �ekil bozukluklar� 5-6 ya�lar civar�nda kendili�inden ge�ti�i i�in �ocu�una ‘ortopedik ‘ ayakkab� veya tabanl�k kulland�rtan anne-babalar bu d�zelmenin ayakkab� sayesinde oldu�unu d���nebilirler.
Oysa �zel ayakkab�lar kullanmayan �ocuklarda da ayn� d�zelme g�r�lmektedir. Her ya�taki �ocu�a ayakkab� se�erken aranacak �zellikler: esnek, rahat, hafif, kolay giyilip ��kart�lan, kaymaz ve ucuz olmas�d�r. ‘Ortopedik’ olarak sat�lan veya �zel yapt�r�lan ayakkab�lar�n modern ortopedi bilimi ile hi�bir ilgisi yoktur.
Tabanl�k ve ortopedik bot kullan�m�n�n ayak geli�imine dair hi�bir �eyi de�i�tirmedi�i, daha �ok aile kesesine y�k oldu�u, �ocu�un da aya��n� rahats�z etti�i bilimsel ger�eklerdir. Do�ru olan yumu�ak, hafif ve rahat ayakkab�lar�n kullan�m�d�r.
Ortopedik ayakkab�lar ve �zel olarak yap�lan y�r�me cihazlar� ‘ortez’lerin kullan�m amac� �ocuk felci, spastik hastal�k (serebral palsi), do�u�tan omurilik felci (spina bifida), do�u�tan veya sonradan olu�an ve d�zeltilemeyen ayak kemik hastal�klar� gibi ciddi sorunlarda y�r�meyi kolayla�t�rmakt�r.
Bu konuda �lkemizde yapt���m�z bilimsel ara�t�rmalar ortopedi hekimleri de dahil olmak �zere �ocuk hekimlerinin �ocuk d�z tabanl���n�n tedavi edilmesi gerekti�ini d���nd�klerini g�sterdi. Bu yanl�� inan�� �zellikle ailelerde, anneanne, babaanneler, dedeler aras�nda �ok yayg�n, onlar muhakkak �ocu�a ortopedik bot verilsin, tabanl�klar kullan�ls�n iste�indeler. Bu inan��lar bilim d���d�r ve ailelerin bu konuda e�itilmesi �nemlidir. �ocu�una ortopedik ayakkab� alm�� olan insanlar bunlar�n kaba saba, a��r, hantal ve sert oldu�unu, �ocuklar�n rahat etnediklerini, a�r� ve s�k�nt� �ektiklerini bilirler.
D�ztabanl�k esnek d�ztabanl�k ve rijid d�ztabanl�k olarak ikiye ayr�l�r. Esnek d�ztabanl�k, toplumda y�zde 20’ye yak�n s�kl�kta g�zlenir, genelde sorunsuzdur, a�r� yapmaz. Profesyonel futbolcular, d�nya �ampiyonu olimpiyat atlerler, a��r i� yapan insanda da vard�r, fark�nda bile olunmaz. Askerlikte de sorun de�ildir. Rijit d�ztabanl�k ise �ok nadirdir, kemik hastal�klar�ndan kaynaklan�r ve a�r�l�d�r. Bunlar� birbirinden ay�rmak gerekir.
�ocukluk �a��nda 1.5 ila 3 ya��nda g�r�len O harfi �eklindeki bacak e�rilikleri kendili�inden ge�er. Daha sonra da 3 ile 6 ya� aras� bacaklar�n X �eklinde oldu�u bir d�nem vard�r. Bu sefer bacaklar, tatl� bir �ekilde d��a d�ner. Bu da kendili�inden ge�er.
Bunlar�n hepsi do�ald�r. Kal�c� O baca�� olan �ok az say�da bir grup �ocuk olabilir. D vitamini eksikli�inden kaynaklanan ra�itizm hastal��� ise tarihe kar��maktad�r. Sonu� olarak �ocukluk �a��nda g�zlenen basma kusurlar� do�al geli�imin bir par�as�, ve zamanla �ocu�un y�r�mesi olgunla�t�k�a kendili�inden d�zelmekte. Tabanl�klar�n, ortopedik botlar�n kullan�lmas� ayak geli�imine dair hi�bir �eyi de�i�tirmedi�i gibi aile kesesine y�k olduyor ve �ocu�un da aya��n� rahats�z ediyor. Bu bilimsel ger�ek �����nda tabanl��� ��kart�p, �ocu�u normal pabu�la ya�ama al��t�rmak laz�m.
Prof. Dr. Mithat Selim Yal��n
Amerikan Hastanesi
Ortopedi ve Travmatoloji B�l�m�
20.12.2010 - 3832
|